Duyum Nedir, Duyum Çeşitleri ve Özellikleri Nelerdir?

Duyum çeşitleri ve özellikleri
Duyum çeşitleri ve özellikleri

Duyum: İnsan beyni dış dünyaya duyu sistemleri olan görme, işitme, koku, dokunma ve tat aracılığıyla bağlanmaktadır. Davranışı başlatan uyarıcıların fark edilmesi duyu organlarının önemini ön plana çıkarır çünkü uyarıcıların duyu organları aracılığı ile elektrik akımına dönüştürülüp beyne ulaşması duyumları meydana getirir. Belli başlı duyumlar şunlardır: Görme duyumu, İşitme duyumu, Koku duyumu, Tat duyumu Dokunma duyumu, hareket ve kas duyumu, Hal (durum) duyumu ve dene duyumu.

Görme Duyumu: Bu duyumla ilgili duyu organı gözdür. Göze gelen ışık görme duyumunu oluşturur. Görme duyumu gözde bulunan ve elektromanyetik ışınıma duyarlı olan alıcılarda başlar. Bu alıcılar ağ tabadaki çubukcuk ve konilerdir. İnsandaki görme duyumu, dalga boyu mor ötesinin üstünde ve kızıl ötesinin altında kalan bölgede gerçekleşir.

İşitme Duyumu: Bu duyumla ilgili duyu organı kulaktır. Ses dalgalarının kulak zarını mekanik olarak titreştirmesiyle başlar. Bu titreşimler iç kulaktaki salyangoz biçiminde içi sıvı dolu kısmı titreştirir. Sıvının titreşmesiyle alıcı sinir hücreleri, mekanik enerjiyi elektriksel, kimyasal enerjiye dönüştürür ve beyne iletir.

Koku Duyumu: Koku duyumu burun boşluğundaki koku alıcılarında başlar. Bu duyumu maddelerden yayılan gaz hâlindeki kimyasal moleküller ortaya çıkarır. İnsanlar 10.000 ile 40.000 arasında farklı kokuyu ayırt edebilir.

Çalışanlar ortamdaki kokuyu hissetmezler.
Çalışanlar ortamdaki kokuyu hissetmezler.

Tat Duyumu: Bu duyumla ilgili duyusal alıcılar dil, damak ve boğazda bulunur. Tat alıcıları tat tomurcuklarıdır. Tat duyumunu tükürükte çözünebilen kimyasal maddeler oluşturur. Acı, tatlı, ekşi ve tuzlu olmak üzere 4 temel tat vardır. Dilin uç kısmı tatlı ve tuzluya, yan kısımları ekşiye, arka kısmı ise acıya duyarlıdır.

Dokunma Duyumu: Derinin bir şeye dokunmasından ya da herhangi bir şeyin deri üzerine basınç yapmasından meydana gelir. Bu duyum, alt deride bulunan ince sinir ipliklerinin dışardan gelen etkileri alıp beyne iletmeleriyle oluşur. Derideki alıcıların sağladığı duyumlar katı ya da yumuşak, kuru ya da yaş, düzgün ya da pütürlü, sıcaklık ile acı ve ağrıdır.

Hareket ve Kas Duyumu: Bu duyum bedenimizin ve hareketlerimizin bilincinde olmamızı sağlar. Gözlerimiz kapalı da olsa ayakta olduğumuzu biliriz, elimizi yanılmadan kulağımıza götürebiliriz.

Hâl (durum) Duyumu: Bize iç organlarımız hakkında bilgi verir. Açlık susuzluk, yorgunluk, mide bulantısı gibi durumlar örnek gösterilebilir.

Denge Duyumu: Bu duyumu sağlayan mekanizma iç kulaktaki yarım daire kanallarında bulunur. Bu mekanizma sayesinde organizmada denge sağlanır. Örneğin, kedi sırt üstü düşmekte olduğu yerden bu sayede dört ayak konumuna geçer.

Görme duyumu, İşitme duyumu, Koku duyumu, Tat duyumu Dokunma duyumu, hareket ve kas duyumu, Hal (durum) duyumu ve dene duyumu.
Görme duyumu, İşitme duyumu, Koku duyumu, Tat duyumu Dokunma duyumu, hareket ve kas duyumu, Hal (durum) duyumu ve dene duyumu.

Duyum, dışsal bir uyarıcıyla ilgili ilk farkındalığımızdır. Bu nedenle çevremizi ve kendi bedenimizi tanımamız duyu organları aracılığı ile olur. Duyular, organizmanın çevreye açılan pencereleri gibidir. Hem bedenden hem de çevreden gelen etkileri ancak duyumlar aracılığıyla alabiliriz. Onlar olmazsa hiçbir yaşamsal faaliyeti yerine getirmemiz mümkün olmaz. Bu da yaşamamakla aynı anlama gelir.

Duyumun  Özellikleri

Duymun meydana gelmesi için;

  • Uyarıcı kaynağa ihtiyaç vardır.(Işık, ısı, basınç, açlık gibi)
  • Duyumun gerçekleşmesi uyarıcıyı alacak duyu organlarının sağlam ve yeterli olmasına bağlıdır.
  • Duyum nörofizyolojik bir olay-dır. Bu nedenleuyarıcıyı beyne iletecek duyum sinirleri ve sağlıklı bir beyin gereklidir.
  • Uyarıcının iletilebileceği ortamın uygun olması gerekir. (Örneğin,  ses madde ortamında yayılırken, boşlukta yayılmaz.)
  • Uyarıcının şiddetinin duyum eşikleri arasında olması gerekir.

Duyum Eşiği Nedir?

Organizmanın duyu organlarının, uyarıcıyı fark etmeye başladığı noktadır. Eşik bir uyarıcının farkına ne zaman vardığımızı belirler. Alt eşik, üst eşik ve farklılaşma eşiği olmak üzere üçe ayrılır:

  • Alt Duyum Eşiği: Duyu organlarının bir uyarıcıyı fark etmeye başladığı en düşük (alt) noktadır.
  • Üst Duyum Eşiği: Duyu organlarının bir uyarıcıyı fark etmeye başladığı en yüksek (üst) noktadır. Örneğin, insan gözü 380 (alt eşik) ile 760 (üst eşik) milimikron arası ışınları görür.  Bu nedenle kızıl ötesi ve mor ötesi ışınları göremeyiz. Kulağımız da ise bu sınırlar 20—20.000 frekans arasıdır. Örneğin, deprem oluşumuna yol açan fay hatlarının kırılması ile ortaya çıkan sesi insanlar duyamazken, hayvanların bu sesi duydukları o bölgeyi terk etmelerinden anlaşılmaktadır. Duyum eşikleri insandan insana değişebileceği gibi, hayvanlar arasında da çeşitlilik gösterir. Bir kurbağa sinek vızıltısını çok rahat duyabilirken, yanında patlayan silah sesini duyumsayamaz.
  • Farklılaşma Eşiği: Uyarıcının şiddetinde oluşan değişikliğin denek tarafından fark edilebilmesi için gerekli olan en az miktara denir. Örneğin, 15 ve 16, 15 ve 17, 15 ve 18 gramlık ağırlıklar bir deneğin ellerine verilse ve hangi elindekinin daha ağır olduğu sorulsa, denek bu ağırlıkları doğru bir şekilde birbirinden ayıramaz. Deneğin iki ağırlık arasındaki farkı duyumsayabilmesi için ikinci ağırlığın en az 20 grama çıkarılması gerekir.

Bir kişide herhangi bir duyum oluşması için gerekli minumum fiziksel enerji şiddetine mutlak eşik denir.

Mutlak eşik değerleri şunlardır:

  1. Tat: 500 lt bir suda 1 gram sofra tuzu,
  2. Koku: Üç odalı bir evde yayılan bir damla parfüm,
  3. Dokunma: Bir sineğin kanadının 1 cm yükseklikten yanağınıza çarpması,
  4. İşitme: Oldukça sessiz bir ortamda 6 metre uzaklıktan bir kol saatinin sesi,
  5. Görme: Karanlıkta 50 km uzaklıktan bir mum ışığının alevi.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*