Duyu organları tarafından alınan uyarıcıların beyin tarafından yorumlanıp anlamlandırılması sürecine algılama denir. Biz dünyayı duyu organlarımız yoluyla algılarız. Bu bakımdan bizim her duyuma ilişkin algılarımız vardır. Duyumlar algının ön koşuludur. Örneğin dilin tat alması duyumdur, aldığımız tadın çay olduğunu anlamak ise algıdır. Kulağın bir ses işitmesi duyumdur, işittiğimiz sesin telefonumuzun sesi olduğunu anlamak algıdır. Bu nedenle algı duyumların bilgisidir denebilir. Sadece duyumlara sahip olsaydık tepki vermemiz, hayatta kalmamız ve uyum sağlamamız mümkün olmazdı.
Dikkat: Büyük, şiddetli, aniden otaya çıkan, yeni, tekrarlanan, hareket eden, birey için önemli olan uyarıcılar dikkat çeker.
Hazırlayıcı Kurulum: İnsanın dikkati, birçok uyaran söz konusuyken neden “A” ya değil de “B” ye yönelmektedir? Bu sorunun cevabı “Organizma, algılamaya hazır olduğu uyaranı algılamaktadır” şeklinde verilebilir. Örneğin bir jeolog ve bir kuş meraklısı alan gezisine farklı nesneleri aramak için kurulmuş olarak çıkarlar ve gerçekten de farklı nesneler dikkatlerini çeker. Bir annenin telefonun sesi yerine bebeğinin sesini işitme olasılığı daha fazladır.
Ortam: Beyaz bir önlüğün hastanede başka okulda başka algılanması gibi
Telkin: Bireyi belli bir düşünceye ikna etme süreci de algılamalar üzerinde etkilidir. Elinde içi su dolu bir parfüm şişesi ile odaya giren bir kişi elindeki şişenin içindeki sıvının parfüm olduğunu söylediğinde odanın içinde bulunan birçok kişi şişeden püsküren su taneciklerini parfüm kokusu olarak algılayabilir.
Fiziksel ve sosyal çevre: Bireyin içinde yaşadığı fiziksel ve sosyal çevre (kültürel koşullar) algılarımız üzerinde etkilidir. Örneğin, İspanya’da boğa güreşi seyreden bir İspanyol ile bir İsveçli düşünelim. İsveçli hayvanın çektiği acıyı, İspanyol ise matadorun becerisini, cesaretini algılayacaktır.
Zihinsel tutum ve önyargılar: Zihinsel tutum ve önyargılar algılarımızı belirler. Erkek deneklere milliyetleri belirtilmeden gösterilen bayan fotoğraflarından güzellik sıralaması yapmaları istenmiş, daha sonra milliyetleri belirtilerek istendiğinde ise farklı sıralama yaptıkları görülmüştür.
Heyecan yaratan kuvvetli duygular ya da ani beklenmedik olaylar algılarımızı etkiler. Örneğin, korku ya da öfke bazı uyarıcıları olduğundan farklı algılanmasına yol açar.
Geçmiş yaşantılardan edindiğimiz deneyim ve bilgilerin de algı üzerinde etkisi vardır. Kendisine bir şey gösterilen kimse, eğer o şeyin ne olduğunu önceden bilmiyorsa onu anlamlandırmada ve algılamada güçlük çeker.
Bir yanıt bırakın