Yaşam Boyu Gelişim Dönemleri ve Gelişimsel Özellikleri

Çocukluk döneminde anne- baba- çocuk arasında kurulan ilişki gelişim için önemlidir.
Çocukluk döneminde anne- baba- çocuk arasında kurulan ilişki gelişim için önemlidir.

Gelişim dönemleri genel olarak doğum öncesi ve doğum sonrası gelişim olmak üzere iki bölümde ele alınmaktadır. Doğum öncesi dönem dölüt, embriyo ve fetüs olmak üzere üç evrede incelenmektedir. Doğum öncesi dönemde annenin beslenme tarzı, geçirdiği hastalıklar, aldığı ilaçlar, maruz kaldığı yabancı maddeler (radyasyon, kurşun, civa, alkol gibi) bebeğin gelişimini bozabilir ya da bebeğin engelli doğmasına neden olabilir.

Doğum sonrası ise yeni doğan, bebeklik ve çocukluk, ergenlik, yetişkinlik, yaşlılık dönemleri ve bu dönemlerin gelişimsel görevleri olarak ele alınıp incelenmektedir. Bir dönemden diğerine geçişte fiziksel, duygusal, zihinsel ve sosyal alanda değişimler olmakta, her bir değişim birbiri ile ilişkili ve birbirine dayalı olarak gerçekleşmektedir. Şimdi bu dönemleri ve özelliklerini sırayla ele alalım:

Yeni Doğanın Gelişimsel Özellikleri (0-6 ay)

Doğumdan sonraki ilk ay bu terimle adlandırılır. Fiziksel gelişimin en hızlı olduğu dönemdir. İnsan yavrusu doğduğunda tüm duyusal süreçleri etkindir. Deneysel çalışmalar, yeni doğanların öğrenebildiklerini ve bunları hatırlayabildiklerini göstermiştir. Birkaç haftalık yeni doğanlarda hareket miktarı, uyarıcılara duyarlılık ve çevreye tepkililik bakımından bireysel farklar vardır. Bu gibi farklar, ilerdeki mizaç ve kişilik özelliklerinin temelini oluşturur.

Yeni Doğanın gelişimsel özellikleri şunlardır: Kendisini çevreden ayırt eder. Nesne devamlılığını kavrar. Nesneler için zihinsel temsiller oluşturur. Kendi işini yapamadığından  anneye bağlanır ve ona bağımlılık geliştirir.

Yeni doğan
Yeni doğan

Bebeklik ve Çocukluk Döneminin Gelişimsel Özellikleri (6 ay -11/12 yaş)

Bu dönemde bebek gerek fiziksel gerekse duygusal ve sosyal bakımdan çok önemli mesafe kaydeder. Boy ve kiloda hızlı artış gözlenir. İlk 6 ayda tanımlanamayan sesler çıkaran bebek, 1 yaşında ilk kelimelerini söyler, 1,5 yaşında kısa cümleler kurar. 0-2 ay arası çevresindeki insanlarla göz teması kuran, onlara gülümseyerek tepki gösteren bebek, 5-9 ayda artık (duygusal gelişim hızlandığı için) yakın çevresini ve yabancıları ayırt etmeye başlar. 9-12 ay arasında bebekte taklit etme davranışı gözlenir. Yeni deneyimler kazanan çocuk kendine özgü davranışlar geliştirir.

Çocukluk döneminde anne- baba- çocuk arasında kurulan ilişki gelişim için önemlidir.
Çocukluk döneminde anne- baba- çocuk arasında kurulan ilişki gelişim için önemlidir.

Bu dönemin en önemli özelliği anneye ya da bakımı üstlenen kişiye bağlanma davranışının görülmesidir. Üç yaşa kadar anneyle çocuk arasındaki bağımlılık ilişkisi üç yaşından sonra bağlılık hâlini alır. Bu dönemde çocuğun bireyselleşmesine izin vermeyen yanlış anne-baba tutumları bağımlılığın devam etmesine neden olurlar. Bağımlı çocuk; annesinin eteğinden ayrılmaz, kısa süreli de olsa yalnız kalamaz, güvensiz ve ürkek davranır, yaşıtlarıyla ilişki kurmakta zorlanır; sürekli ağlayan, mızıldanan bir çocuk hâline gelir. Bu nedenle anne babaların bu dönemde çocuklarını kendi başına yapabilecekleri işlerde desteklemeleri, ona yol göstermeleri, güven vermeleri, aşırı korumacı tutum sergilememeleri gerekir.

7-12 yaş arası okul döneminde çocuklar hızlı bir bilişsel gelişme gösterir. Boy uzar, bedensel gücü artar. Cinsiyet rollerinin değişmezliğini anlar. Gerçek dünya ile hayal dünyasını ayırt edebilir. Bebeklikte bağımlılık ilişkisi bu dönemde aileye bağlılığa dönüşmeye başlar. Vicdan, ahlak ve değerler sistemi oluşmaya başlar.

2-6 yaş arası dönemin gelişimsel özellikleri şunlardır:

Dışkı kontrolünü öğrenmek, cinsel kimlik ve öz bakım becerilerin kazanmak, büyüklerle sosyal iletişime geçerek oyunlar oynamak, okumaya hazır hâle gelmek, sosyal ve fiziksel gerçekliği kavramlarla tanımlamak, vicdan gelişiminin başlaması, istek ve duygularını başkaları ile paylaşmak sayılabilir.

Okul çağının gelişimsel özellikleri şunlardır:

Okuma yazmayı öğrenmek, kişisel bağımsızlığa ulaşmak, hem cinsleri ile arkadaşlıklar kurmak, vicdan ahlak ve değerler sistemi oluşturmak, toplumsal cinsiyet rollerini üstlenmek, kendine karşı olumlu tutum geliştirmek sayılabilir.

Ergenlik Döneminin Gelişimsel Özellikleri (12-24 yaş arası)

Ergenlik; fiziksel büyüme, cinsel gelişme ve psikososyal olgunlaşmanın gerçekleştiği, çocukluktan erişkin hayata geçiş dönemidir. Bireyin bağımsızlığını, kimlik duygusunu ve sosyal üretkenliğini kazanması ile sona erer. Bu dönem, kişisel bağımsızlığın, ileriye dönük hedefler belirlemenin ve hedefler doğrultusunda çaba göstermenin arttığı bir dönemdir. Genç, kendi yeterliliği içerisinde yeni uğraşlar seçmeye, yeteneklerini geliştirmeye ve daha kendine yeter hâle gelmeye çalıştığı bir dönemin içine girer. Toplumlara, dönemlere ve kişilere göre farklı özellikler gösteren bu sürecin 11-15 yaşlar arasındaki bölümüne erinlik, 16-24 yaş arasındaki bölümüne ergenlik denmektedir.

Fiziksel Gelişim: Adolesan denilen erinlik döneminde fiziksel değişim oldukça hızlıdır. Genç 3-5 yıl gibi oldukça kısa bir sürede erişkin hayattaki vücut değerlerine ulaşır. Erişkin boy uzunluğunun %20-25 kadarı adolesan dönemde kazanılır. İç organ ve salgı bezleri büyüklüklerinde, kemik, yağ ve kas kitlelerinde belirgin artış olur. Kızlar erkeklerden yaklaşık 2 yıl önce gelişmeye başlar. Kızların ergenliğe giriş yaşı 10-13 yaşlar arasındadır. Birkaç yıl erkeklerden daha uzun ve olgundurlar. Hormon faaliyetlerindeki artış sonucu ses değişimi, kıllanma vb değişimler cinsel olgunluğu ortaya çıkarır, böylece kadınsı ve erkeksi özellikler belirginleşir. Bu gelişme sosyal etkinliklere de yansır. Arkadaşlık ilişkileri yeni boyut ve anlam kazanır. El ve ayaklardaki gelişmenin diğer organlara göre çok hızlı olması sakarlığa ve vücuttaki orantısızlık ergende kendi bedeninden memnuniyetsizliğe yol açar.

Bilişsel Gelişim: Bu dönem fiziksel değişme ve gelişmenin yanı sıra ergenin yetişkin düşüncesine özgü bilişsel yetilerin kazanıldığı dönemdir. Ergenlik bir arayış dönemidir.

Kimliğini arayan ergen hayatı sorgular. “Ben kimim?”, “yaşamımın amacı ne?” gibi soruları sağlıklı bir şekilde cevaplamayı amaçlar. Çocukluk döneminin özdeşimleri ve yerine getirilen roller ergenlik döneminde yeniden sorgulanır. Kazanılan bazı alışkanlıkların değişim gerekliliğini de beraberinde getiren bu sorgulamalar ergenin kimliğini kazanmasını sağlar. Kimlik, bireyin kendisi hakkındaki görüşleridir ve kendine has olan duygu, düşünce, tutum ve algılamalardan oluşur. Toplum içinde nasıl biri olacağını ve ne tür değerlere sahip olacağını bu kimlikle belirler. Ergenin kimliğini arama çabası ne kadar gelişirse ergen, kendini tanıma yönünde o kadar adımlar atar ve daha gerçekçi bir kimliğe ulaşır. Ergen kendine yakın bulduğu beğendiği kişi ya da kişilerin rollerini, davranışlarını kendi kimliği ile bağdaştırarak bir özdeşim kurar.

Özdeşim: Bireyin örnek aldığı kişinin düşünce ve davranışlarını benimseyerek taklit etmesi ve kendi kimliğine mal etmesi sürecidir.

Çocuklukta anne ya da baba ile kurulan özdeşim ergenlikte yerini sanatçı, politikacı, başarılı meslek sahipleri ile kurulan özdeşime bırakır. Burada önemli olan tümüyle bir etkiden çok kendine özgü, bağımsız bir kimlik oluşturabilmektir ancak kendi kimliği ile bağdaştıramadığı bir özdeşim, ergeni kendine yabancı kılar. Bu yabancılaşma ile birlikte henüz hiçbir görüş ve değere bağlanamama, farklı seçenekler arasından bir seçim yapamama ergenin kendini kötü hissetmesine ve sonuçta rol karmaşasını ortaya çıkarır. Gerçekleştirmesi gereken roller arasındaki tutarsızlıklar ergende kimlik bunalımına yol açar. Kimlik bunalımı her gencin kendi kimlik duygusunu kazanabilmesi için verdiği bir savaşımdır. Kimi gençte sakin, kimisinde dalgalı geçer. Bu süre içinde genç toplumdaki yerini, cinsel kimliğini, potansiyelini, olanaklarını, nereye yönelmesi gerektiğini saptamaya çalışır. Kimlik bunalımı atlatılamazsa uyum daha fazla bozulur ve kimlik karmaşası yaşanır. Kimlik karmaşasına düşen ergen ne istediğini, neleri amaçladığını bilemez. Diğer insanlarla ilişkilerinde başarısızdır ve toplumun onaylamadığı davranışlarda bulunur. Örneğin, başka ülkelere göçerler, uyruk değiştirirler, sık sık iş ve meslek değiştirirler, bir amaçları yoktur.

Psiko-Sosyal Gelişim: Ergenlik döneminin diğer bir önemli gelişim sorunlarından biri de çevreye uyumdur. Çocuksu davranışlar yerini daha olgun tutum ve davranışlara bırakır. Çevreden özellikle akran gruplarından çabuk etkilenme, ilgi çekme, saygınlık kazanma statü sahibi olma çabasındadırlar. Toplumsal konumunda belirsizlikler yaşamak ergenleri umutsuzluk içerisine sokabilir. Evde, okulda, toplumda bekledikleri konumu elde edemezlerse ya saldırgan olurlar ya da tüm toplumsal kuralları reddederler. Toplumda var olan kuralların modasının geçtiğini ve değişmesi gerektiğini savunurlar. Çağın koşullarına uygun görmedikleri değerlerin yerine yenilerinin konmasını savundukları için sık sık çevreleri ile çatışma yaşarlar. Buna kuşak çatışması denir.

Karşıtlıkları ve dengesizlikleri vardır. Örneğin, ergenin duygularındaki aşırılık, sevgi ve nefret ikilemleri yaşamasına neden olur.

Ergenlik çocuklukla yetişkinlik arasında yer alan bir geçiş dönemidir.
Ergenlik çocuklukla yetişkinlik arasında yer alan bir geçiş dönemidir.

Çok sevdiği bir şeyden, herhangi bir olay sonrası birden bire nefret edebilir. İlgi duyduğu konulara aşırı dikkat ve titizlik söz konusudur. Gerçeklerden uzaklaşmaya çalışır ve bunu vaktinin çoğunu hayal kurmaya ayırarak içe döner. Bazen çocuk gibi davranır bazen de aşırı bağımsızlığını ilan eder.

Ergen bu dönemde güven ve güvensizlik duygularının bir arada yaşar. Ergenlik dönemi, cesaretin ve güvenin yoğun olarak yaşandığı bir dönemdir. Bu duygular, ergenin çevresindeki girişimciliğini artıran faaliyetlerde bulunmasına neden olur ancak bu güven duygusu, yaşayabileceği ani bir başarısızlıkta güvensizliğe de dönüşebilmektedir. Ergenler duygularında, düşüncelerinde ve davranışlarında aşırılıklar yaşadığı için ilgileri çabuk söner. Kararsızlık ve duygulardaki karmaşa, bu dönemdeki ergenin kimlik kazanması ve kendini daha iyi tanıması ile çözümlenebilecek sorunlardandır.

Ergen için akran gruplarının onayı önemlidir.
Ergen için akran gruplarının onayı önemlidir.

Ergen ve Grup: Ergen için bir gruba ait ve popüler olmak son derece önemlidir.  Hassas ve kırılgan olan ergenler için arkadaşlarının kendisi hakkında ne düşündüğü önemli olduğundan ilgilerini ve giyim tarzını arkadaş grubuna göre ayarlarlar. Akranlar arasında katı “uyma davranışı” olması, akran gruplarının ergenin farklı rol ve değerlerini tanıması  ve uygulaması  kimliğini arayan ergen için çok önemlidir. önemlidir ve her şeyin önüne geçer.

Bu dönemin gelişim görevlerini başarıyla yerine getiren ve karşılaştığı güçlükleri çözebilme yeteneğine sahip olan ergenler, ilerideki yaşantıları için başarılı birer yetişkin olabilirler.

Ergenlik döneminin gelişimsel özellikleri şunlardır: Bedensel özelliklerini kabul etmek, kendi cinsine uygun bir toplumsal rolü gerçekleştirmek, anne babadan ve diğer yetişkinlerden bağımsız bir kişilik oluşturmak, bir mesleğe yönelmek, aile yaşamına hazırlanmak, toplumsal bakımdan sorumluluk üstlenmeyi istemek ve gerçekleştirmek, toplumsal değer ve normları öğrenip bir dünya görüşü geliştirmek.

Belirli bir gelişim alanındaki gelişmeleri belirlemek ve anlamlandırmak için gelişim kuramları geliştirilmiştir. Bu kuramlar insan gelişimini ve dolayısıyla davranışlarını anlama fırsatı sunmuşlardır. Gelişim kuramlarının bulguları eğitimin planlanmasından, uygulamasına ve değerlendirilmesine kadar birçok alanda bir süzgeç görevi görmüş, eğitimcilere ışık tutmuştur. Aşağıda bu kuramlardan Jean Piaget (Jan Piyaje, 1896-1980)’in bilişsel kuramı ile Lawrens Kohlberg (Lavrıns Kolberg, 1927-1987)’in ahlaki gelişim kuramlarına değinilmiştir.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*