Psikolojinin Faydalandığı Bilim Dalları

Psikolojinin Faydalandığı Bilim Dalları
Psikolojinin Faydalandığı Bilim Dalları

Bilim dünyasında neredeyse tüm bilim dalları birbiri ile bağlantılıdır. Her bilim dalı gibi ruh bilimi de diğer bilimler ile bağlantılıdır. Psikoloji, insanı ve onun davranışlarını anlayabilmek ve açıklayabilmek için bazı bilimlerin bulgularından yararlanır.

Psikoloji özellikle;

  • Sinir sistemi, duyu organları ve iç salgı bezlerinin işlevlerinin davranış üzerindeki etkilerini incelerken biyolojinin alt dalı olan fizyolojiden,
  • Dış uyaranlardan (ısı, ışık, ses vs)etkilenen ve kimyasal bir yapıya sahip olan organizmanın davranışlarını anlamada  kimyanın bulgularından,
  • Ses, koku, görme, dokunma duyuları ile duyum ve algı konusunda çalışırken fizik ve biyolojiden,
  • İlkel insan davranışları ile bugünkü insan davranışları arasındaki karşılaştırma yapmak gerektiğinde antropolojiden,
  • İçinde yaşanılan toplumsal çevrenin birey davranışları üzerindeki etkilerini araştırırken sosyolojiden,
  • Anormal davranışların teşhis ve tedavisinde tıptan özellikle nöroloji ve psikiyatriden,
  • İnsan ihtiyaçlarının giderilmesi konusunda geliştirilen her türlü üretim araçlarının davranış üzerindeki etkileri incelenirken ekonomiden,
  • Yönetim biçimlerinin insan davranışları üzerindeki etkilerini araştırırken siyaset biliminden,
  • İklim ve yeryüzü şekillerinin insan davranışları üzerindeki etkisinde coğrafyadan yararlanır.

Psikolojinin İş Alanları

Psikoloji, birçok alt dalı olan bir alan olduğundan, psikologlar danışmanlıktan eğitime ve insan kaynaklarına kadar pek çok farklı iş alanında çalışabilmektedirler.

  • Eğitim Kurumları: Psikologlar, ortaöğretimde dahil olmak üzere her düzeydeki eğitim öğretim kurumlarında görev alabilirler.
  • Sağlık Kurumları: Hastaneler, klinikler, tanı ve tedavi merkezlerinde klinik psikolog olarak çalışabilirler.
  • Adli Kurumlar: Adalet Bakanlığı ve cezaevlerinde çalışabilirler.
  • Araştırma Merkezleri: Toplumsal araştırmaların yapıldığı merkezlerde sosyal psikolog olarak çalışabilirler.
  • Üniversiteler: Psikoloji alanında akademisyen olarak çalışabilirler.

Psikoloji Alanında Bilgiler

RAZİ (865-925): Ruhsal kökenli bedensel hastalıklar(psikosomatik) konusuna dikkati çekerek, telkinin tedavi yöntemi olarak önemine işaret etmiş, tıp tarihinde ilk defa hayvanları deneylerinde kobay olarak kullanmıştır.

EL-KİNDİ (801-873): Psikofizyoloji dalının ilk temsilcisidir. Uyku ve rüyalar üzerinde eserler yazmış “Felsefe-i Ula” adlı eserinde depresyonla başa çıkmada bilişsel stratejilere yer vermiştir.

GAZALİ (1058-1111): Bireydeki psikolojik fenomenlerin benlikten kaynaklandığını savunmuş; kalp, ruh, arzu ve zihin olmak üzere 4 kavram kullanarak benliğin doğasını açıklamış, modern psikolojinin temel konularını (motivasyon, duygu, psikopatoloji gibi) araştırmıştır.

MUZAFFER ŞERİF (1906-1988): Dünyada sosyal psikolojinin akademik bir disiplin olmasında öncülük eden kişilerdendir. Onun “davranış, çevreden bağımsız olarak açıklanamaz ve açıklansa da anlamlı değildir” düşüncesi sosyal psikolojinin, klinik psikolojinin, gelişim psikolojisinin ve bilişsel psikolojinin temelini oluşturmuştur.

MAZHAR OSMAN USMAN (1884-1961): Türkiye’de ilk modern ruh sağlığı merkezini (Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi ) kuran Türk bilim insanıdır. Türkiye’de ilk kez nöro-patoloji, deneysel psikoloji laboratuvarları oluşturulmasında önemli rol oynamıştır.

İBN-İ SİNA (980-1037): Buhara’da doğan ve elli yedi yaşlarında Hemedan’da vefat eden, başta “El-Kanûn fi’t-Tıb” olmak üzere yüz elliden fazla eser bırakan, İslâm tarihinin en büyük tıp bilgini ve meşhur filozofudur. Ortaçağ Avrupa’sında “Avicenna” ismi ile ün kazanmıştır. Bugünkü modern psikiyatrinin kurucusu olan İbn-i Sina akıl hastalarının meşguliyet, şok, telkin, müzik ve ilaçla tedavi edilebileceğini savunmuştur. İbn-i Sina’nın (980-1037), hasta bir genci nasıl teşhis ve tedavi ettiğine dair garip ve ilginç bir hikâyesi vardır.

Birey Üzerinde Psikolojinin Yararları

Psikoloji biliminin kavram ve süreçlerini bilen kişiler, kendi davranışları üzerinde daha düzenli gözlemler yapabilirler. Psikolojinin yöntemleri ve içeriği konusunda bilgisini geliştirmiş bir birey, kendi davranışına ön yargılar, kalıplaşmış gelenekler ve görenekler çerçevesinde değil, bilimsel bir yaklaşım içinde bakabilir.

Örneğin, “Kızını dövmeyen dizini döver.” sözünü yeniden ve daha bilimsel biçimde gözden geçirir. Psikoloji bilmeyen kişinin, toplumumuzda sık sık rastladığımız kalıplaşmış cevapların arkasına sığınarak çözümler aramaktan öte başka bir seçeneği yoktur.

Bilimsel psikoloji açısından insan davranışına bakabilen kimse, daha bilimsel, gerçekliği denenmiş kavramlar aracılığı ile, insan sorunlarına yaklaşım tavrı geliştirir. Örneğin, küçüklüğümden beri sık sık duyduğum bir söz, bireyin tatlı ve yağlı yemesiyle ilgilidir: “Ye tatlıyı içme suyu, yanarsa yansın; Ye yağlıyı iç suyu, donarsa donsun1” Benim yakın çocukluk çevremde, bu söze dayanarak yeme içmesini düzenlemiş kimseler bilirim.

Bilimsel tutum içindeki bir kimsenin, bu sözü hemen soruşturacağını ve bu sözün geçerli olup olmadığını araştırmadan körü körüne inanmayacağını bekleriz. Gıda olarak alınan tatlı ve yağlının, kişinin bedensel sağlığı yanında, bireyin duygu ve düşüncelerini de nasıl etkilediği konusunda yapılan araştırmalar, ilginç sonuçlar vermiştir. Bu araştırmalar, tatlının birçok kimsede karamsarlık ve çöküntü duygusu yarattığını gösteriyor. Araştırma sonuçlarından haberdar olan birey, yemekten sonra çöken ani karamsarlığın nedenini, yediği baklavada arayabilir ve o anda daha olumlu bir davranışa yönelerek, karşılaştığı biyokimyasal zeminli bir duygusal çöküntüye kendini kaptırıp koyuvermez. Bu örnekler, bireyin yaşamının her yönüyle ilgili olarak çoğaltılabilir.

Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz: Psikolojinin temel kavramlarını ve süreçlerini bilen birey, kendi duygu, düşünce ve davranışlarının altında yatan nedenleri daha iyi anlayabilir. Psikoloji biliminin içeriğini bilen birey, kendi davranış, düşünce ve duygularıyla ilgili bir bilinçlenme düzeyine ulaşır. Bilinçlenme düzeyine ulaşan kimse, yaşamının değişik yönlerini tam anlamıyla yaşayabilme olanağına kavuşur. Daha iyi bir baba veya anne, daha yakın ve doyurucu bir eş olur; mesleğini bir öğretmen, doktor, subay, müdür vb. olarak daha etkin bir biçimde uygular.

İnsan ve Davranışı, Doğan Cüceloğlu

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*